annem ve ben

annem ve ben

7 Mart 2011 Pazartesi

MAHREC SANAT EVİ

KAPALI ÇARŞI BÜYÜSÜ



Güne erken başladık . Betül ve Ege beni evden aldılar dogru Karaköy'e Namlı 'ya kahvaltı yapmaya.
hep başkalarından mekanı dinledim, gitmek bugune kısmetmiş. Diyette iseniz asla ugramayın. İnsan yeme dürtülerini durduramıyor.
ordan taksiye atladıgımız gibi Cağaloğlu'ndayız. Bugün kapalıçarşının gizeminde Mücevher yolculuguna çıkıyoruz.



Nasıl bir büyü bilmiyorum. Havası ayrı , tadi ,keyfi farklı bir dünya… Parlayan, dünyaya ihtişam ,

şatafat ve güç, kadınlara karşıkonulmaz güzellik katan ayrı bir dünya….Altınlar, Pırlantalar, gümüşler…

yaklaşık 5 yıldır takı yapıyorum. Hiç kendime ait çizgilerle metalehayat vermeyi denemedim. Hazırları birleştirip

ürünler meydana getirdim. Bir nevi hep dizayn diyebiliriz. İlk defa bu haftasonu bu gizemli dünya ile

tanışmaya karar verdim. Kendim gümüş bir plakadan kıl testere ile lale motifi kesecek, kenarlarını torpüleyecek,

metali tavlayacak , sıcaklıgı gidince heştekle (demirden yapılmış zar şeklinde ,üzerinde irili ufaklı cukurlar olan bir alet)

döverek bombe verecek ,zımparalayacaktım. Uzun oldu evet bunların hepsini yaptım. Çok zor meşaakatlı bir yol.

her bir işlem uzun yıllarda ögrenilerek ustalık gerektiren birer sanat. Beni bu eğitimle Mahrec Sanatevi tanıştırdı.

Mahrec sanat evi kapalı çarşı ekolünün tecrübeli ustası Hraç Arslanyan'nın atölyesi ile iç içe oluşmuş.

İçeri girdiğinizde içinize işleyen sıcak, samımi bir ortam var.Güler yüzlü insanlardan kurulu..

Bizi Nilgün hanım ve Beria hanım karşılıyor. Takı kursları sayesinde

birbirlerini tanıyıp çok iyi dost olmuşlar ve asıl mesleklerini bırakarak Hraç Arslanyan Atölyesi ile birlikte

sadekar olarak hayatlarını sürdürmeye karar vermişler… Evet meslegin adı sadekarlık….



ilk önce kapalı çarşı turumuz var. Nuruosmaniye kapısından içeri giriyoruz.

kapalı çarşıdaki kuyumculuk branşları ile ilgili atölyeler ve hanları ziyaret ediyoruz. Çuhacı Han,Zincirli han,

Büyükyeni Han. Birbirinden önemli ustalar ile tanışıp ,çok kıymetli eserlerini görme imkanı buluyoruz.

Bizlere altınların nerede eritildiğini, nerelerde pırlantaların mıhlandıgını, çilanın nasıl nerelerde yapıldıgını

tek tek anlatıyor ve gösteriyorlar. Küçücük köhne binalar, eski dükkanlardaki ustalık ve yıllanmışlıkları

görüyorsunuz. Patlamış , nasır tutumuş parmaklar ama işini keyifle yapan güler yüzlü insanlar.



Geziler arası mola veriyoruz. Kapalı çarşı içinde çok ünlü ev yemekleri yapan Subaşı restoranındayız.

Hem leziz yemeklerini yiyor hemde dinlenme fırsatı buluyoruz. Çok küçük bir mekan.

Türkiye birincilikleri oldugunu öğreniyoruz ev yemekleri konusunda. Bilinen ve tercih edilen bir yermiş.

Yolunuz düşerse mutlaka ugrayın derim.



Evet artık sanat evine geri dönüş zamanı. Çok işimiz var. Daha yapılması gereken bir takımız var.

takı yapımı sırasında sanat evinin ustası Rober Muratyan bize eşlik ediyor.

Büyük bir sabırla hepimize tek tek gösteriyor ve bizlerle ilgileniyor. Çok teşekkür ediyorum kendisine..

büyük sabrı ve hep gülen yüzü için.

işte yaptıgımız ürün bakın bakalım begenecek misiniz?

ben bayıldım:)

gezi sırasında bize rehberlik yapan İKO (istanbul kuyumcular odası) halkla ilişkiler müdüresine de ayrıca

çok teşekkür ediyoruz.